“Advance Wars 1+2: Re-Boot Camp – Klasik Strateji Oyunları Yeniden Canlanıyor!”

Advance Wars 1+2: Re-Boot Camp – İnceleme

Sıra tabanlı strateji oyunları ne yazık ki oyun dünyasında hiçbir zaman en popüler türlerden biri olmadı. Ancak son dönemde az olan popülerliğini de tamamen kaybetti diyebiliriz. Geçtiğimiz yıl çıkış yapan Marvel’s Midnight Suns ile birlikte aslında ne kadar özlediğimi fark etsem de bu tarz oyunlar daha fazla vakit istediği için günlük hayat temposunda bakmak çok zor geliyor. Aynı şekilde bu tempo yüzünden geçtiğimiz haftalarda çıkan ve bu türün önemli yapımlarından biri olan Advance Wars’un yenilenmiş hali olan Advance Wars 1+2: Re-Boot Camp’e fırsat bulup bir türlü bakamamıştım. Ancak bir iş seyahati esnasında Switch ile birlikte yola çıkınca o aralarda geçen bomboş bekleme sürelerini Advance Wars 1+2: Re-Boot Camp ile geçirdim ve her anlamda güzel bir seyahat oldu benim için.

Orijinali oynamadığım için ne yazık ki oynanış tarafındaki farklılıklardan çok da bahsedemeyeceğim. Ancak görsel tarafa baktığımızda zaten direkt olarak farklar kendini belli ediyor. Tasarımlar geliştirilmiş, günümüz animasyona kalitesine geçilmiş ve elbette çözünürlük arttırılmış. Ayrıca bazı önemli anlar için seslendirme eklenmiş. Şöyle bir baktığınızda evet günümüzün sıra tabanlı strateji oyunlarının grafik kalitesinde veya animasyon kalitesinde bir oyun değil ancak orijinali ile kıyaslandığında hakkını veren bir remake olduğunu söyleyebilirim. Yani eski oyunlara bakmazsanız bu oyun size ilk bakışta dandik mobil oyun havası verebilir görsel anlamda. Aslında bu durum genel olarak oyun için de geçerli.

Oyunda amacınız kendi birliklerinizi kontrol ederek bölge bölge düşmanla savaşıp savaşı ileriye götürmek. Kare kare tasarlanan harita üzerinde birlikleriniz konumlanıyor, aynı şekilde düşman birlikleri de öyle ve sıra sıra birliklerinizi yönlendirerek ya düşmanı tamamen yok etmeye ya da ana base’i ele geçirmeye çalışıyorsunuz. Burada sizin oynanışınızı etkileyen birçok faktör var elbette. Öncelikle askerlerden, savaş araçlarına kadar birçok birliğe sahip olabiliyorsunuz ve her farklı birliğin farklı bir tarzı var. Saldırı yapacağınız zaman veya birliklerinizi bir yere konumlandıracağınız zaman hem defanslarına hem de saldırı güçlerine bakıp bir yandan da haritayı ve düşman güçlerini iyi yorumlamanız gerekiyor. Birlikler dışında savaş alanına da dikkat etmeniz gerekiyor çünkü harita düz bir araziden oluşmuyor. Dağlı bölgeler, düşmanların pusu kurabileceği bölgeler ve suyun olduğu bölgelerden oluşuyor. Bu yüzden satranç oynar gibi rotanızı da sürekli kontrol etmeniz gerekiyor. Son olarak düşmanınızın aynı sizde de olduğu gibi savaş içerisinde zaman zaman dolan bir gücü de bulunuyor. Örneğin ilk bölümlerde düşmanınız tüm haritayı buza çevirebiliyor ve hareket alanınız daralıyor. Yani bu tarz ekstra durumlara da dikkat etmekte fayda var.

Oynanış tarafı aslında dediğim gibi ilk bakışta çok basit, küçük kardeşlerimizin oynayabileceği bir oyun gibi duruyor. Oyunu öğrenmesi de aslında oldukça basit ve zaten bu basitlik de daha oyunun ilk saatlerinde sizi bunu düşünmeye itiyor. Ancak oyun gerçek anlamda başladığında her hamlenizi, haritanın hem karesini ve her birliği doğru bir şekilde yorumlamanız gerektiğini fark ediyorsunuz. Kısaca oyun basit gibi dursa da gerçekten zor.

Şu ana kadar bahsettiğim kısım daha çok oyunun campaign moduyla ilgili. Aynı zamanda arkadaşlarınızla birlikte ister tek konsol üzerinden ister farklı konsollar üzerinden oynayabileceğiniz bir mod da bulunuyor. Bu sayede de arkadaşlarınıza karşı kısa maçlara girip kozlarınızı paylaşabilirsiniz. Bu mod da gayet keyifli olmuş. Bu mod dışında da yine birkaç farklı mod bulunuyor. O tarafta da gayet keyifli vakit geçirebilirsiniz ancak bence odak noktası ve en çok keyif alacağınız modlar bahsettiğim ilk iki mod.

Son olarak bir de müziklerden bahsetmek istiyorum. Parçalar 2000 başındaki bir oyun için aslında gayet güzel döneme uygun tarzda ancak günümüz için oyunun o basit oyun havasını daha da pekiştiren bir yapıya sahip. Çoğu zaman müziklerden

Yorum yapın