2024 yılında En İyi Film Oscar’ı için yarışacak muhtemel filmler arasında birçok çeşitli seçki bulunuyor. Bu tahminler, gişe rekortmeni komedilerden Cannes’da ses getiren yabancı dildeki yapımlara, bilim kurgu destanlarından biyografilere kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Yönetmenlerin büyük filmleri sayesinde muhtemelen tatmin edici bir Oscar sezonu yaşayacağız. Ancak bir filmin En İyi Film ödülünü alıp diğer kategorilerde başarılı olamadığı Oscar törenleri de yaşandı. Dolayısıyla yarışın galibi, yıldızlarla dolu kadrolara sahip büyük filmler olabileceği gibi, az oyunculu küçük filmler de olabilir.
İlk olarak, Denis Villeneuve imzalı “Dune: Part Two” filmine değinmek istiyorum. Film, ertelenmezse ve planlandığı gibi Kasım 2023’te gösterime girerse En İyi Film adaylığını yakalayabilir. Ancak ödüle uzanma şansı çok güçlü değil. İlk filmi çok iyi karşılandı ve devam filmi için hikayenin temellerini attı. Ancak “Dune: Part Two”, ilk filmi izlemeyi gerektiriyor ve geniş bir evrene dayanıyor. Bu nedenle, 2004’te En İyi Film Oscar’ını kazanan “Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü” gibi bir kültürel etkiye sahip olması pek mümkün değil.
Alexander Payne’in yönettiği “The Holdovers” filmi, 70’lerde En İyi Film ödülünü alacak bir tür Mike Nichols filmi gibi duruyor. Paul Giamatti’nin canlandırdığı huysuz bir profesörün öğrencileriyle yaşadığı maceraları anlatan bu film, güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip küçük, kendi kendine yeten bir yapım. Diğer muhtemel adayların yıldızlarla dolu kadrolarıyla rekabet etmesi zor olabilir, ancak özel koşullar altında zafer iddia edebilir.
Greta Gerwig ve Noah Baumbach’ın yöneteceği “Barbie” filmi, senaryosuyla aday gösterilecek gibi görünüyor ve bu da En İyi Film adaylığı için kapıyı açabilir. Film, ataerkillik ve feminizm temalarını ele alırken kendini keşfetme ve kimlik konularında önemli mesajlar içeriyor. Ancak tuhaf bir komedi olabileceği için kazanma şansını zedeleyebilir. Genel olarak, komedi filmleri bu kategoride başarılı olamıyor.
“A24” yapımı “The Zone of Interest” filmi, Auschwitz toplama kampının komutanıyla ilişkisi olan bir kadını konu alıyor ve Cannes’da çok sıcak karşılandı. Bu film, yabancı dilde bir filmin ödülü kucaklaması için emsal oluşturuyor. Jonathan Glazer’ın on yıl içindeki ilk filmi olmasının yanı sıra korku unsurlarına da sahip olan “The Zone of Interest”, güçlü performanslarla sürpriz bir yarışçı haline gelebilir.
Justine Triet’in yönettiği “Anatomy Of A Fall” filmi, Fransız gerilim türünde güçlü bir yapım olarak öne çıkıyor. Sandra Hüller’in kocasını öldürmediğini kanıtlamaya çalışan bir yazarı canlandırdığı bu film, anne ile oğlu arasındaki ahlaki ikilemi ateşleyen bir hikayeye sahip. “La Haine” gibi şiddeti ve hilesiyle tüyleri ürperten “Anatomy Of A Fall”, güçlü performanslarla sürpriz bir yarışçı haline gelebilir.
Steven Spielberg’ün yönettiği “The Color Purple” filmi, 1985’te uyarlandığı romanın başarısıyla dikkat çekti. Spielberg ve Oprah Winfrey, Celie’nin mücadelelerini anlatan müzikal uyarlamada yapımcılık yapacaklar. Gösterim tarihi ertelenmezse, dokunaklı konusu ve kalabalık oyuncu kadrosuyla film, En İyi Film kategorisinde güçlü bir aday olabilir.
Ridley Scott’ın yönettiği “Napolyon” filmi, Amerikan tarihindeki utanç verici komploları ve mahrum bırakılmış bir Amerikan kabilesini anlatan güçlü bir hikaye sunuyor. Joaquin Phoenix’in Bonaparte’ı oynamaya kendini adadığı bu film, En İyi Erkek Oyuncu adaylığını şimdiden garantilemiş gibi duruyor. “The Last Duel” gibi eleştirel başarıya ulaşması da mümkün.
Bradley Cooper’ın yönettiği “Maestro” filmi, Amerikalı besteci Leonard Bernstein hakkında bir biyografi niteliği taşıyor. Cooper’ın efsanevi Hollywood şefine dönüşümünü gösteren bu film, heyecan uyandıran set görüntüleriyle dikkat çekiyor. Ancak müzikal biyografilerin genel olarak kitlesel çekiciliği olmadığı göz önüne alındığında, bu film için zorlu bir yarış olabilir.
Christopher Nolan’ın yönettiği “Oppenheimer” filmi, atom bombasının babası Robert Oppenheimer’ın hayatını anlatan bir tarihi biyografi olarak göze çarpıyor. Cillian Murphy’nin harika performansının yanı sıra Robert Downey Jr. ve Emily Blunt gibi dev isimlerin yer aldığı bu film, teknik dallarda ödüle uzanması şaşırtıcı olmaz. Yönetmenlik, oyuncu kadrosu, sinematografi ve konusuyla En İyi Film ödülüne adaylığı kesin gibi görünüyor.
Son olarak, Martin Scorsese’nin yönettiği “Killers of the Flower Moon” filmine değinmek istiyorum. Leonardo DiCaprio, Robert De Niro, Lily Gladstone ve Brendan Fraser gibi isimlerin yer aldığı bu film, Amerikan tarihindeki utanç verici komploları ve mahrum bırakılmış bir Amerikan kabilesini anlatıyor. Bu film, En İyi Film Oscar’ını kazanmak için en güçlü aday gibi görün