Guillermo del Toro’nun Pinokyo’su (2022) İncelemesi

AŞK, İTAATKARSIZLIK VE HAYATIN ANLAMI ÜZERİNE HARİKA BİR ÖYKÜ

Sinema endüstrisindeki yarışın uzun tarihinde, bazı stüdyolar birbirlerinin önüne geçmek için bir film yaparak birbirleriyle yarışırlar. Bu nedenle, bazı stüdyolar aynı yıl içinde birbirine benzer filmler yaparak popüler kültürde aynı konsepti, hikayeyi, karakterleri ve diğer sinematik nüansları kullandılar. Bu bazen niyetli yapılırken, diğer zamanlarda stüdyolar yanlışlıkla örtüşen konuları ele alırlar. Bu durum sıra dışı olsa da defalarca denendi ve hangi stüdyonun daha iyi bir film yaptığına dair bir inceleme yarattı. Bu örneklere örnek olarak, 1998 Antz ve Bir Böcek Filminin Hayatı, Deep Impact ve Armageddon, 2006 The Prestige ve The Illusionists, 2012 Mirror, Mirror ve Snow White ve Huntsman, 2013 Olympus Has Fallen ve White House Down sayılabilir.

Şimdi, 2022 yılındaki Disney’nin canlı aksiyonlu Pinokyo, kötü (ve odunsu) bir şekilde çıkmasının ardından, Netflix (kısmen Netflix Animation) ve yönetmen Guillermo del Toro, Guillermo del Toro’s Pinocchio adlı animasyon yapımında Collodi’nin ikonik tahta çocuk hikayesinin yeni bir yorumunu sunuyor. Del Toro’nun karanlık hayal gücünün bu yeni yapımda ne kadar değerli olduğu ya da bu ünlü tahta çocuktan yeni bir yaratma gereksinimi yok mu, incelememiz gerekiyor.

HİKAYE

Birinci Dünya Savaşı sırasında İtalya’da oğlu Carlo’yu (Gregory Mann) yakın zamanda bir hava bombardımanı sırasında kaybeden Geppetto (David Bradley), etraftaki dünyayla başa çıkmaya çalışan bir marangozdur. Öfke ve üzüntü dolu bir anında, Geppetto özel bir ağacı keser ve oğlunun hatırası olarak bir tahta çocuk yapmaya karar verir. Bununla birlikte bir Ağaç Cini (Tilda Swinton) tahta yaratığı canlı hale getirir. Yeni dünyasında oldukça meraklı olan Pinokyo’ya (aynı zamanda Gregory Mann) seyahat eden bir çekirgen olan Sebastian J. Cricket (Ewan McGregor) eşlik eder. Pinokyo, mucizevi yeteneklerinden yararlanmak isteyen kişilerin planlarına maruz kalmaya başlar, bu planlar arasında seyahat eden kukla gösterisinin sahibi ve operatörü olan Kont Volpe (Christoph Waltz) ve tahta çocuğu savaş aracı olarak kullanmayı planlayan Podesta (Ron Perlman) bulunmaktadır. Dünya ile nasıl başa çıkacağını öğrenmekte zorluklar yaşayan Pinokyo, kendini keşfe çıkar ve hayatta olmanın, öz denetimin ve fedakarlığın ne anlama geldiğini öğrenir. Geppetto da sihirli tahta çocuğun kaybettiği oğlunun yerine geçemeyeceğini kabul etmek zorundadır.

İYİ / KÖTÜ

Bir film başka bir filmle benzerlik gösterdiğinde, konular ve hikayeler birbirine benzediğinde izleyicilerde bir “déjà vu” hissi oluşabilir ve bazen filmi eleştirmek için kıyaslama yapmak ilginçtir. A Bug’s Life’ın Antz’dan daha iyi olduğunu, Armageddon’un Deep Impact’ta dramatic kahraman dönüşü yerine daha çok Hollywood blockbuster olduğunu, The Prestige’in The Illusionists’in üstün olduğunu, Snow White ve Huntsman’in daha epik / karanlık bir hikaye anlattığını ve Olympus Has Fallen’in White House Down’dan daha iyi olduğunu düşünen biri olarak benim için bu durum oldukça normal. Elbette, başka birçok “benzer” film de çıkmıştır, ancak bu ikisini hatırlıyorum. Sonuçta, bazıları niyetlidir, bazıları ise sadece tesadüftür, benzer filmler çıkabilir ve tanıdık konular ve efektler ön planda olabilir. Bu, Guillermo del Toro’nun Pinocchio’suna geri dönmemize neden oldu.

2022’nin sonlarına doğru Guillermo del Toro’s Pinocchio adlı animasyon filmi çıkış yaptı. Film, görsel olarak çarpıcı bir şekilde, karanlık ve daha olgun bir anlatımla karşımıza çıkıyor. Ancak bazı bölümlerde duraklama yaşanıyor ve Pinokyo’nun en iyi yorumu olmaktan uzak, ancak ne kadar farklı olduğu görülebiliyor. Guillermo Del Toro’nun Pinokyo’su, Hellboy, The Shape of Water ve Pan’s Labyrinth gibi filmlere imza atmış yönetmen Guillermo Del Toro ile daha önce çalışan Mark Gustafson tarafından yönetildi.

Sonuç olarak, gevezelikten kaçınan, parlak ancak abartılı monitörlere sahip bir animasyon filmi olan Guillermo del Toro’nun Pinokyo’su, sinema ustalarının işlerinin bir göstergesi olarak gösterilebilir. Ancak, çocuklara uygun olmadığı için herkesin işlevsel bir şekilde okul öncesi çocuklarını bu filme götürmesi tavsiye edilmez. En sonunda Guillermo del Toro’nun Pinokyo’su severlere güzel bir izlenim bırakıyor.

Yorum yapın