Stephen King’in kısa öyküsünden uyarlanan “The Life of Chuck”, Mike Flanagan’ın yönetmenliğinde beyaz perdeye taşınıyor. Bu film, dönüşümlü bir zaman çizelgesi kullanarak, Charles Krantz adlı bir adamın hayatının üç farklı aşamasını anlatıyor. Tom Hiddleston ve Mark Hamill gibi ünlü oyuncuların başrolde yer aldığı film, Stephen King’in daha insancıl yapıtları Stand By Me ve The Shawshank Redemption tonunda olacak.
Filmin en çarpıcı özelliği, Flanagan’ın dönüşümlü zaman çizelgesi kullanarak hikayeyi anlatmasıdır. Bu sayede, izleyici Charles Krantz’ın hayatının üç farklı aşamasını bir arada görebiliyor. Ancak film, bu özelliğinden dolayı bazı izleyicileri de kaybedebilir. Zira, dönüşümlü zaman çizelgesi bazı izleyicileri kafası karışık bırakabilir.
Oyunculuk açısından ise, Hiddleston ve Hamill’in performansları oldukça başarılı. Hiddleston, Charles Krantz’ın yaşamındaki farklı dönemleri canlandırırken, Hamill ise etkileyici bir yan karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bununla birlikte, bazı yan karakterlerin yeterince geliştirilmediği söylenebilir.
Filmin müzikleri de oldukça etkileyici. Özellikle final sahnesinde kullanılan müzik, izleyicilerde derin bir etki bırakıyor.
Kısacası, “The Life of Chuck” izleyiciyi etkileyen bir film. Mike Flanagan’ın başarılı yönetmenliği ve oyuncuların performansları, filmi izlemeye değer kılıyor. Ancak, dönüşümlü zaman çizelgesi bazı izleyicileri yorabilir.
